Her seyiyle muhtesem bir yer! Kendinizi eski zamanlarda hissedeceksiniz, ve misafirperverlik evinizde hissettirecek.
Erdi @yiyomyiyomdoymuyom
+4
Galata House, eskiden İngiliz karakolu olarak kullanılmış tarihi bir binada yer alıyor. Yaşlı bir çift tarafından işletiliyor. Hatta hanımefendi bize o akşam piyano resitali verdi. Gürcü mutfağının yemeklerini içeren menüden epey şey tattık. Çakapuli ( tarhunlu erik soslu kuzu haşlama ) , borş çorbası , böf stroganof, etli gürcü mantısı hıngal , patatesli rus mantısı pilmeni , havuç dolması tattık. Yemeklerin hiç biri mükemmel değil belki ama belli bir standartta. hesaba yüzde 10 servis ekleniyor. etnik mutfak severlere öneririm
Bu mekan öncelikle hem çok tarihi bir binada yer alıyor hem de çok farklı bir ambiyansa sahip. menüsünde Gürcü mutfağından örnekler var. Uzun zamandır aklımda olan mekana dün akşam uğradım. Vaktim kısıtlı olduğu için ana yemek olayına hiç girmedim. Borş çorbası (16₺) ile tek kişilik meze tabağı (28₺) söyledim. Tek başıma olduğum için servis hemen yapıldı. Yemekler mükemmel değil ama standartın üzerinde. Hesaba %10 servis ücreti de ekleniyor. meze tabağında 6 çeşit meze var. özellikle pancarlı rus salatasını sevdim. Diğer mezeler de lezzetliydi. İki katlı mekanın üst katındaki masalar bana göre daha keyifli. Ortam zaten bir müzeyi andırıyor. Zamanında İngiliz karakolu olarak kullanılmış. O dönem burada yatan mahkumların duvarlara çizdği resimleri hala görmek mümkün. Mimar bir çift tarafından işletilen özgün bir mekan. Mete bey ile bölge tarihi hakkında uzun sohbetler yapabilirsiniz. Kendinizi başka bir ülkede hissettiren bir yer. Gidip görmeye kesin değer. Şehirde bir eşi daha yoktur.
Nazik, iyi kalpli insanlarin islettigi harika ambiyansa sahip lezzet yuvasi. Fiyatlar bir dunya mutfagi icin ucuz sayilir kisiye gore degisir ucuz pahali olmasi. Lezzet tutkunlari burayi deneyin!
Borsch Çorbası içtim (bence "az" olan gayet standart geliyor. Doyurucu)
Russian Beef Stroganoff yedim. Sosu, mantarı, eti, fırın patatesi her şeyi çok güzel. ağlamak istedim :)
Yağ tuz oranı vs gayet ölçülü.
Servisler bittikten sonra sahibi bize piyano çalıp söyledi. Muhteşem bi' havası var.
Yemekler Rus ve Gürcu ağırlıklı ve gayet güzeller ama asıl olay yemeklerden çok, mekanı işleten ve binanın sahibi mimar çift. Gerek sohbetleri, gerek piyano başına geçip bize müzik ziyafeti yaşatmaları gerçekten çok güzel. Menüde binanın tarihi yer almakta ve piyanonun olduğu odadaki duvarlar mahkumlardan kalma izler taşımakta.
Yemek olarak ekşi severlere "çakapuli"yi önerebilirim. Porsiyonlar tatminkar.
Selin Inal
galata kulesinin yanından kiliseye doğru inen dik yokuşta orjinal bi yer daha önce ingiliz karakolu olarak kullanılmış olması ve mahkumların duvardaki resimleri ve yazıları ilginç gürcü mutfağı bize çok yakın tadlar değil ama çakapuliyi deneyin ama Gürcü şarapları harika
Harika bir akşam geçirdik tavsiye ederim herkese.Ana yemekler çok lezzetliydi ve karışık meze tabağını da mutlaka deneyin..Şarap olarak ise Gürcü şarabını tercih edin çok sevececeksiniz.
Galata Kulesi’ne geldiğinizde sırtınızı Galata Kulesi’ne verip aynı adı taşıyan sokaktan yokuş aşağı indiğinizde solunuzda kalacak olan mekan mimari özellğiyle kendini hemen belli ediyor. 1904 yılında Büyük Britanya İmparatorluğu Sivil Hapishanesi olarak kullanılan bina 1919’da İngiliz Karakolu olarak kullanılmış.1923’ten itibaren konut olarak kullanılmaya başlanan bina, 1933’te Pierre Fournial ailesi tarafından alınıp cumba kısmı eklenmiş. 1973 yılına kadar konut olarak kullanılan bina 6 yıl atölye olarak kullanılmış. Son olarak 1991 senesinde yüksek mimar / plancı Nadire ve Mete Göktuğ çifti tarafından satın alınıp 1999’dan beri The Galata House (Galata Evi) adı altında restoran olarak işletmeye başlatılmış olup günümüze kadar Rus ve Gürcü mutfağını temsil etmekte.
Pazartesi günleri kapalı olan mekan diğer günlerde 14.00-24.00 saatleri arasında hizmet vermekte. Dış kapıdan zile bastığınızda sizi karşılayan, ailenin damadı olan,Okan Bey size oturacağınız yer hakkında yardımcı oluyor. Kapıdan içeriye adım attığınızda kendinizi zamanda yolculuk yaparcasına hissedeceğiniz sıcak ve samimi bir ortamda buluyorsunuz. Sağdaki duvarda eski İstanbulluların bile çok azının bileceği Galata Bölgesi’nin topoğrafik haritası, İsviçre yapımı guguklu saat, hemen yanındaki ahşap şaraplık ve karşınızda Atatürk fotoğraflarıyla mermer sehpalı
ahşap çerçeveli konsol ayna, duvarları süsleyen tablolar ... devamında avluya açılan bir kapı ve yemeklerin hazırlandığı mutfağı görebilirsiniz.
Giriş katta biri şömineli olan 2 salon yer almakta. Yemek yediğimiz 2. katta da girişe nazaran daha geniş olan 2 salon bulunmakta. Mobilyalar ve aksesuarlar binanın dokusuyla çok güzel bir uyum yakalamış ki sahiplerinin mimar olmasına ve zevklerine bağlayabiliriz. Cumbalı olan salonda masamıza yerleştikten sonra menülerimizi getiren Okan Bey’e siparişlerimizi verdik. Başlangıç olarak Rus Borşç Çorbası, ana yemek olarak Çakapuli (Gürcü kuzu haşlama) ve Hingali (domates soslu Gürcü etli mantı), tatlı olarak da Kuş Sütü adı verilen üstü bezeli ve çikolata soslu Gürcü pastasını tercih ettik.
İçinde pancar, kereviz, havuç, lahana gibi kış sebzeleriyle zengin olan soğan, sarmısak, defne yaprağı, kırmızı biber, domates salçası, toz şeker, sirke, un, tereyağı ile lezzetlendirmiş olan görsel olarak da taze maydanoz yaprakları ve kremayla servis edilen Rus Borşç Çorbası hem göze hem de mideye hitap eden özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde ana yemek öncesinde içilebilecek iştah açıcı ve son derece lezzetli bir tercih.
Çakapuli adı verilen Gürcü kuzu haşlama patates, havuç, soğan, tarhun, maydanoz, dere otu, taze soğan,sarmısak, beyaz şarap, ekşi erik sosu ve baharatlarla mükemmel bir uyum yakalamış. Kuzu tam anlamıyla kıvamında ve yumuşacık pişmiş olup özellikle papatyagillerden olan tarhun bitkisinin yemek sonrasında hazmı kolaylaştırması açısından son derece yerinde bir seçim olmuş.Tabi bunda beyaz şarabın da etkisini unutmamak gerekir.
Gürcü dilinde Hingali denilen domates soslu el yapımı mantı da gerek görsel gerekse lezzet olarak başarılı olmuş. Bohça şekli verilen mantı, ortasında domates sos ve taze maydanoz ile baharatlarla servis edilmiş olup iç harcı kuzu etinden yapılmış olup kıvamında pişirilmiş olarak sunuldu.
Kuş sütü adını verdikleri kakaolu tabanın üstüne yumurta akından elde edilen bezeli ve çikolata sosuyla güzel bir görünüm alan Gürcü pastası da yemek üzerine yenilebilecek hafif, lezzetli ve sade bir pasta olmuş.#KanGurular
Geçmişi ve tarihi düşünüldüğünde İstanbul'da yemek yiyebileceğiniz en enteresan mekanlardan biri. Daha önce de yazıldığı gibi mekan eski bir İngiliz karakolu. Binanın yapısına da çok dokunulmamış. Ama bir konuda uyarı: Mekan küçük, basık ve karanlık... Uzun süre oturulduğunda -mekanın karanlık olmasından kaynaklı - biraz içinize daralmalar basabilir. Mekanın sahipleri ise müşterileriyle son derece ilgili. Gelelim yemeklere... Damak tadımıza çok uzak olmayan Gürcü ve Rus mutfağından örnekler menüde mevcut. Şahsi kanaatim o yemekler için fiyatların biraz yüksek olduğu...
An error has occurred! Please try again in a few minutes